Dolar kuru yükselmeye devam ediyor. Geçtiğimiz haftayı 16.28 seviyesinde kapatan dolar kuru yeni haftaya 16.36 TL'den başladı.
Mayıs başında 14.80 TL olan dolar kuru Türk Lirası karşısında 1 ayda yüzde 10'dan fazla değer kazanmış oldu.
Paramızın sürekli değer kaybetmesi vatandaşın alım gücünü günden güne eritirken yabancılar için Türkiye'yi sudan ucuz bir ülke haline getirdi. ABD'de yaşayan bir kadının diş tedavisi için Türkiye'yi tercih etmesi ve tatil dahil ödediği tutarın ABD'deki fiyatın çok altında kalması ise Türkiye'nin Türkler için pahalı ancak yabancılar için çok ucuz olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Diş tedavisini bedavaya getirdi
ABD'de 3 bin 100 dolar olan diş tedavisi (kanal tedavisi) yerine Türkiye'ye gelip uçak bileti, otel; her şey dahil bin 167 dolar ödeyen Amerikalı vatandaş sosyal medyada gündem oldu.
Amerika'da 3 bin dolar üzerindeki tedaviyi fazla bulan bir kadın, Türkiye'ye gelip 1 haftada hem tatil yapıp hem diş tedavisini yaptırdı. Amerikalı kadın bunların hepsine bin 167 dolar harcadı.
Amerika'da yaşayan genç bir kadın, kanal tedavisi için gittiği hastanede kendisinden 3 bin 99 dolar istenince araştırmalara başladı. Türkiye'nin sağlık konusunda oldukça uygun olduğunu gören kadın, durumu fırsata çevirdi. 807 dolara uçak bileti alarak İzmir'e gelen kadın, bir haftalık otel konaklaması için de 200 dolar harcadı.
Bir hafta boyunca tatilini yapan Amerikalı kadın, kanal tedavisi için de 160 dolar harcadı. Amerikalı kadın, 3 bin 99 dolar harcayıp sadece kanal tedavisi yapmak yerine İzmir'e gelip bir hafta tatil ve kanal tedavisini toplam bin 167 dolara yaptırdı.
Turistler eczane önünde kuyruk olmuştu
Türk lirasındaki değer kaybı nedeniyle Bulgaristan vatandaşlarının Türkiye'ye gelerek alışveriş yapmaları da geçtiğimiz aylarda medyanın gündemine oturmuştu.
Tur otobüsleri ile gelen turistler, TL'nin değer kaybı nedeniyle gönüllerince alışveriş yapmışlar ve memnuniyetlerini ifade etmişlerdi. Sadece tekstil ürünlerinin değil, ilaçların da ucuz olduğunu gören turistlerin eczanelerin önünde oluşturdukları kuyruklar da fotoğraflara yansımıştı.
"Türkiye'ye hem gezi hem alışveriş için geldik" diyen bir turist şu ifadeleri kullanmıştı: "Üç günlük bir ulusal bayramımız vardı, Siesta Bayramı. Üç gündür Tekirdağ'dayız, buradan ilaç aldık. Bizim ülkemizde bu ilaçlar yok. Türkiye'yi, doğayı ve insanları çok seviyoruz. Burada ilaçlar bizim ülkemizden daha ucuz. Ama buraya gelmemizin tek nedeni ilaç almak değil hem gezi hem de alışveriş yapıyoruz. Aynı zamanda Türkiye'den baklava da alıyoruz. Bulgarlar, Türkleri çok seviyorlar. Buradan aldığımız ilaçlar Bulgaristan'da yok. Olsa da Türkiye'de daha ucuza alıyoruz."
'Türkiye'de pahalılık yok, bizim paramız yok'
Ülkemize gelen yabancılar rahatlıkla ihtiyaçlarını karşılarken kendi vatandaşımızın en temel ihtiyaçlarını bile karışalayamaması bize
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı
Hüseyin Baş'ın, katıldığı Habertürk TV yayınında, "Türkiye'de pahalılık yok. Bizim paramız yok. Bu ülke, sadece bu ülkede yaşayan insanlara pahalı" demesini hatırlattı.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, Habertürk TV'de yayınlanan Gün Ortası programına konuk olarak ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştu. Hüseyin Baş, "Türkiye'de pahalılık yok, hiçbir şey pahalı değil. Bizim paramız yok. Bu ülke Bulgar'a ucuz, bu ülke Suriye'den gelen mülteciye ucuz, bu ülke turiste ucuz, bu ülke gurbetçiye ucuz. Bu ülke, sadece bu ülkede yaşayan insanlara pahalı. Bu ülke, bu ülkenin içindeki belli imtiyazlı sınıfa da ucuz" demişti.
'Neyi özelleştirdiysek ondan mahrum kaldık'
Bugün yaşanan hayat pahalılığın nedenlerinden birinin hükümetin özelleştirme politikası olduğunu savunan Baş, şunları söylemişti:
"Çorum'un tam girişinde bir şeker fabrikası var. Bu fabrika 2018 yılında özelleştirildi. Size sordular mı bunu özelleştirirken? Devletin, yani milletin malı. Bugün Avrupa'ya gidin, devlete, yani halka ait bir şirketin kafalarına göre özelleştirilmesi söz konusu değil. Bunları kalkacaklar, monopol piyasanın eline bırakacaklar; bu mümkün bir şey değil, herkes ayağa kalkar. Ama biz, 'başımızdakiler bunu yapıyorsa bir bildikleri vardır' modundayız.
Halbuki hiç kimsenin bir şey bildiği yok, vatandaşa bunu anlatmaya çalışıyorum. Bakın, biz kitap basmak için kâğıt bulamıyoruz. Mesela Habertürk gazetesi; internet üzerinden yayına geçti, bugün gazete bassaydı gazete basacak kağıt bulamayacaktı. Niye? Bizim bir SEKA'mız vardı; gittik özelleştirdik, sattık ve bugün artık işlevsiz bir halde ve biz kâğıt bulamaz hale geldik.
Şeker fabrikalarını özelleştirdik, biz bugün marketlerde şeker bulamaz hale geldik. Biz neyi özelleştirdiysek, başkalarının eline verdiysek Türkiye'de biz ondan yoksun kaldık.